DOĞU’DA VE BATI’DA FİZYONOMİ (İLM-İ KIYAFET)

El okuma Hind, Çin, İran, Mısır, Yunan, İslam ve Batı medeniyetlerinde bilinmektedir. El okumanın beşiği kabul edilen Hindistan’da bu sanatın adı samudrika’dır. Hinduların 3 bin yıl önce yazılmış olan Vedalar kitabında el okumadan bahsedilmektedir. Hintliler önceleri insan vücudundaki çizgileri inceleyerek mastrika ilmini ortaya çıkarmışlar, daha sonra da insanın ellerindeki çizgilere bakarak el okuma ilmini geliştirmişlerdir. El okuma ile Yunanlılar da ilgilenmişler, M.Ö. 423 yıllarında bu sanata şiromansi (chiromante) adını vermişlerdir. Eski Yunancada chiro el, manteia da kehanet anlamına gelmektedir. El okuma, Eski Yunan’da son derece yaygın bir ilim dalı olmuştur. Yunanlı filozofların çoğu bu ilimle ilgilenmişler ve başkalarına öğretmek için çalışmışlardır. Aristo el okuma ile ilgili bir kitap yazmış ve bunu öğrencilerine öğretmiştir. Yunanlılar el okumanın astroloji ile yakından ilgili olduğuna, yıldızların ve gezegenlerin insanların karakterini şekillendirdiğine inanmaktaydı.
Yunanlı hekim Hipokrat da fizyonomi ilmini bilenlerden ve tıpta uygulayanlardandı. Hipokrat hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde fizyonomiden faydalanıyordu. MS 5. yüzyılda yaşayan Hipokrat, insan vücudunun kan, balgam, safra ve sevda olmak üzere dört karışımdan oluştuğunu söylüyor ve insan karakterini bunlara göre sınıflandırıyordu.
Yunanlı filozoflardan Eflatun da fizyonomi ile ilgilenmişti. Anlatıldığına göre bir dağın tepesinde yaşayan Eflatun, tepeye çıkan yolun başına bir ressam koydurmuş, kendisi ile görüşmek isteyenlerin resmini ona çizdirmişti. Eflatun, gelen kişilerin görüşmeye uygun olup olmadığına bu resimlere bakarak karar veriyordu.
Eski İran kültüründe de fizyonomi ilmi bilinmekte ve uygulanmaktaydı. Meşhur Sasani hükümdarı Nuşirevan, bu ilmi bilenlere bir kitap yazdırmış ve ülke yönetiminde bu bilgilerden faydalanmıştı. Nuşirevan’a bir adamdan şikayetçi olduklarında, adamın boyunu sormuş, kısa boylu olduğunu öğrenince şikayetin işleme koyulmasına karar vermişti.
Ortaçağ Avrupası’nda da el okuma üzerinde durulmuştur. Avrupalılar el okumayı fal ve bilim olarak iki grupta ele almışlardır. Avrupalılar Eski Yunan’a ait el okuma kitaplarını Müslümanlardan alarak kendi dillerine çevirmişler ve yaygın bir şekilde kullanmışlardır.
El okuma Ortaçağ Avrupa’sında kralların saraylarında kehanet olarak kendisine yer bulurken, kilise tarafından şüpheyle karşılanmıştır. Bazı kilise mensupları el okumayı bir bilim olarak kabul ederken, bazıları dinsizlik olarak görmüştür. Ortaçağda Katolik Kilisesi, gelecekle ilgili kehanetlerde bulunduğu ve insan iradesini devre dışı bıraktığı için el okumayı yasaklamıştır. Avrupa’da 1475 yılında “El Çizgilerini Okuma Sanatı” isimli bir kitap yayınlanmıştır. Kral VIII. Henry, öldüreceği hanımlarının başına gelecekleri öğrenmemeleri için 1490 yılında el okumayı yasaklamıştır. Fizyonomi sadece insanlar üzerinde değil hayvanlar hatta bitkiler üzerinde de kullanılmıştır. Rönesans dönemi hekimlerinden Paracelsus, bitkinin dış görünüşüne bakarak şifalı olup olmadığını ortaya koymuştu. El okuma Avrupa’da hastalıkların teşhisinde de kullanılmıştır. Almanya üniversitelerinde XVIII. yüzyıla kadar el okuma ilmi öğretilmiştir. Bu üniversiteler arasında Halle Üniversitesi de bulunmaktadır. İSLAM DÜNYASI’NDA FİZYONOMİ N’ola fehm eyler isek nakşa bakıp nakkaşı Biz nazarbâzlarız ilm-i kıyâfet biliriz. Aşki El okuma gibi ilimlere, Allah’ın kelam sıfatının tecellisi olan Kur’an, kudret sıfatının tecellisi olan kainat ve kainatın küçük bir numunesi olan insan açısından bakılabilir. İnsan tıpkı Kur’an ve kainat gibi Allah Teala’nın bir kitabıdır. Kur’an, Allah’ın kelam sıfatının, kainat ve insan ise kudret sıfatının tecellisi olan kitaplardır. Kur’an ayetlerinin anlamları olduğu gibi kainat ve insan kitaplarının da zengin anlamları vardır. Fizyonomi, ilm-i firaset, ilm-i kıyafet gibi ilimler insan kitabını okumayı öğreten ilimlerdir. Kur’an, kainat ve insan, Allah Teala’nın sanat eserleri oldukları için birlik ve bütünlük göstermektedir. “Kâinat mescid-i kebîrinde Kur’ân kâinatı okuyor.” cümlesi bunu çok güzel ifade etmektedir. Dolayısıyla Kur’an’ı okuyan insan, kainatı ve kendisini de okumuş olmaktadır. Başka bir ifade ile kendisini ve kainatı okumayan insan, Kur’an’ı anlamadan okumaktadır. Fizyonomi ile kendisini okuyan insan aynı zamanda kainatı ve Kur’an’ı da okumuş olmaktadır. İslam dünyasında fizyonomi, ilm-i kıyafet, ilm-i firaset, ilm-i ehadis gibi isimler altında incelenmiş bulunmaktadır.
KAYNAK: EL FALI DEĞİL GERÇEK EL OKUMA İsimli Kitap - YAZAR: Abdullah DEMİR
Yunanlı hekim Hipokrat da fizyonomi ilmini bilenlerden ve tıpta uygulayanlardandı. Hipokrat hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde fizyonomiden faydalanıyordu. MS 5. yüzyılda yaşayan Hipokrat, insan vücudunun kan, balgam, safra ve sevda olmak üzere dört karışımdan oluştuğunu söylüyor ve insan karakterini bunlara göre sınıflandırıyordu.
Yunanlı filozoflardan Eflatun da fizyonomi ile ilgilenmişti. Anlatıldığına göre bir dağın tepesinde yaşayan Eflatun, tepeye çıkan yolun başına bir ressam koydurmuş, kendisi ile görüşmek isteyenlerin resmini ona çizdirmişti. Eflatun, gelen kişilerin görüşmeye uygun olup olmadığına bu resimlere bakarak karar veriyordu.
Eski İran kültüründe de fizyonomi ilmi bilinmekte ve uygulanmaktaydı. Meşhur Sasani hükümdarı Nuşirevan, bu ilmi bilenlere bir kitap yazdırmış ve ülke yönetiminde bu bilgilerden faydalanmıştı. Nuşirevan’a bir adamdan şikayetçi olduklarında, adamın boyunu sormuş, kısa boylu olduğunu öğrenince şikayetin işleme koyulmasına karar vermişti.
Ortaçağ Avrupası’nda da el okuma üzerinde durulmuştur. Avrupalılar el okumayı fal ve bilim olarak iki grupta ele almışlardır. Avrupalılar Eski Yunan’a ait el okuma kitaplarını Müslümanlardan alarak kendi dillerine çevirmişler ve yaygın bir şekilde kullanmışlardır.
El okuma Ortaçağ Avrupa’sında kralların saraylarında kehanet olarak kendisine yer bulurken, kilise tarafından şüpheyle karşılanmıştır. Bazı kilise mensupları el okumayı bir bilim olarak kabul ederken, bazıları dinsizlik olarak görmüştür. Ortaçağda Katolik Kilisesi, gelecekle ilgili kehanetlerde bulunduğu ve insan iradesini devre dışı bıraktığı için el okumayı yasaklamıştır. Avrupa’da 1475 yılında “El Çizgilerini Okuma Sanatı” isimli bir kitap yayınlanmıştır. Kral VIII. Henry, öldüreceği hanımlarının başına gelecekleri öğrenmemeleri için 1490 yılında el okumayı yasaklamıştır. Fizyonomi sadece insanlar üzerinde değil hayvanlar hatta bitkiler üzerinde de kullanılmıştır. Rönesans dönemi hekimlerinden Paracelsus, bitkinin dış görünüşüne bakarak şifalı olup olmadığını ortaya koymuştu. El okuma Avrupa’da hastalıkların teşhisinde de kullanılmıştır. Almanya üniversitelerinde XVIII. yüzyıla kadar el okuma ilmi öğretilmiştir. Bu üniversiteler arasında Halle Üniversitesi de bulunmaktadır. İSLAM DÜNYASI’NDA FİZYONOMİ N’ola fehm eyler isek nakşa bakıp nakkaşı Biz nazarbâzlarız ilm-i kıyâfet biliriz. Aşki El okuma gibi ilimlere, Allah’ın kelam sıfatının tecellisi olan Kur’an, kudret sıfatının tecellisi olan kainat ve kainatın küçük bir numunesi olan insan açısından bakılabilir. İnsan tıpkı Kur’an ve kainat gibi Allah Teala’nın bir kitabıdır. Kur’an, Allah’ın kelam sıfatının, kainat ve insan ise kudret sıfatının tecellisi olan kitaplardır. Kur’an ayetlerinin anlamları olduğu gibi kainat ve insan kitaplarının da zengin anlamları vardır. Fizyonomi, ilm-i firaset, ilm-i kıyafet gibi ilimler insan kitabını okumayı öğreten ilimlerdir. Kur’an, kainat ve insan, Allah Teala’nın sanat eserleri oldukları için birlik ve bütünlük göstermektedir. “Kâinat mescid-i kebîrinde Kur’ân kâinatı okuyor.” cümlesi bunu çok güzel ifade etmektedir. Dolayısıyla Kur’an’ı okuyan insan, kainatı ve kendisini de okumuş olmaktadır. Başka bir ifade ile kendisini ve kainatı okumayan insan, Kur’an’ı anlamadan okumaktadır. Fizyonomi ile kendisini okuyan insan aynı zamanda kainatı ve Kur’an’ı da okumuş olmaktadır. İslam dünyasında fizyonomi, ilm-i kıyafet, ilm-i firaset, ilm-i ehadis gibi isimler altında incelenmiş bulunmaktadır.
KAYNAK: EL FALI DEĞİL GERÇEK EL OKUMA İsimli Kitap - YAZAR: Abdullah DEMİR